9 Mart 2014 Pazar

Deniz Uğur, Rol Arkadaşı Sedef Şahin Ile Röportaj Yaptı

Deniz Uğur'un web sayfasında yer alan Sedef Şahin röportajı:

Sizlere burada, yazılarımın yanısıra röportajlara da yer vereceğimi söylemiştim ya… İşte onlardan biri daha: Sedef Şahin röportajı. Çok sevdiğim rol arkadaşımla, yani “eski üvey kızımla” tatlı tatlı söyleştik… O benim tanıdığım en akıllı, en disiplinli, en vefalı Boğa kızıdır. Gazeteci arkadaşlar kusura bakmasın. Çevremde bu kadar ünlü kişi varken, onları sıkıştırıp röportaj yapabilme avantajımı kullanıyorum. Arzu edenler buradan alıntı yapabilir:)
Sedef Şahin Oyuncu
Sedef Şahin Oyuncu




Fenomen haline gelmiş bir dizide iki sezon boyunca (üçüncü sezonda daha farklısın) çoğu oyuncunun altından kalkamayacağı, ciddi davranış bozukluğu olan bir karakteri müthiş bir performansla canlandırdın. Artık hem Cansu’yu, hem de Sedef Şahin’i herkes tanıyor. Hiç yordu mu Cansu seni? Senaryoyu okuyup “yok artık bu kadarı da olmaz” dediğin, ona tepki duyduğun oldu mu?

Valla benden bu kadar uzak bir karakteri canlandırmak çok kolay olmadı açıkçası. Altından kalktığımı düşünüyorsan ne mutlu bana… Çok araştırdım Cansu’nun ruh halini. Kitaplar okudum, psikologlarla konuştum ve sonucunda bu durumu bire bir yaşamış olan insanlardan bu karakteri hakikaten doğru canlandırdığıma dair çok güzel yorumlar aldım. Hedefim de buydu zaten. Doğruyu yansıtıp inandırıcı olabilmek.

İddialı fotoğraflarını hatırlıyorum geçen seneden. Bir moda çekimiydi sanırım. Çocuksu görünürken bir anda çekici, özgüvenli bir kadın çıkmıştı karşımıza. O radikal değişikliğin sebebi neydi? Bilinçli bir karar mıydı, yoksa duygusal bir değişimin sonucu muydu? Facebook’ta müthiş bir fan club’ın var. O dönem nasıl yorumlar aldın merak ettim…

Ahh o fotoğraflar! Olay oldu yahu, hem medyada hem de benim özel hayatımda… Hiç kimse beklemiyordu ama tabii ki bilinçli bir karardı. Beni çok iyi tanıyorsun, attığım her adımın kariyerimde bir yeri vardır benim. Dizimiz o kadar fenomen olmuştu ki insanlar bizi oradaki hallerimizle kabul ettiler. Yani ben, ben olmaktan çıkıp Cansu’ydum artık birçok izleyen için. Bunu kırmak istedim açıkçası. Yabancılaştırma faktörü gibi düşün. Biz oyuncuların en çok ihtiyaç duyduğu şey binbir surat olabilmektir ya… Ben de o yönümü göstermek istedim sadece. Sonucunda aldığım yorumlara gelirsek, çok beğenenler, şaşıranlar, yakıştıramayanlar oldu. Hepsi doğal tabii ama birlikte çalıştığım arkadaşlarımın bile gözünde o fotoğraflardan sonra büyüdüm desem? Çocuk oyuncu olmanın getirdiği tek dezavantaj bu; büyüyemiyorsunuz.

Küçükken televizyon yıldızı olacağını hiç hayal etmiş miydin? Doğuştan yetenekli olduğun malum da, hedeflerin ne yöndeydi onu soruyorum. Sahnede olmak mı, yoksa sinema ya da daha farklı bir kariyer hayalin var mıydı? Daha da önemlisi, bu diziden başka yapmayı planladıkların neler?

Çok teşekkür ederim. Ben 9 yaşımda karar vermiştim oyuncu olmaya. Hep de o yolda yürüdüm. Lisede de üniversitede de oyunculuk okumayı ve hayatımı ona adamayı hedefledim hep. Sahnede olmak çok büyük bir tutkuydu benim için ve ne kadar çok istemişim ki çok erken yaşta muhteşem bir deneyim yaşadım Kenter Tiyatro’sunda, Yıldız hocamla… Şimdiyse hedefimde istediğim gibi bir sinema filminde oynayabilmek var. Kariyerimde henüz sahip olmadığım bir şey bu. Bir tek o kaldı; defileye bile çıktım çocukken doğru karar verebilmek için, ne istediğimden emin olabilmek için.Bunu sen bile bilmiyordun sanırım…

Bilmiyordum evet… Bu arada sen sosyal medyanın en sevilen ünlülerinden birisin. İnsanlar seni çok doğal ve sempatik buluyor. Bunu neye bağlıyorsun? Hayranlarınla nasıl diyalog kuruyorsun? Onlara karşı ne hissediyorsun? Eleştiri aldığın zamanlar oluyor mu hiç? Oluyorsa nasıl karşılıyorsun? Hani bazı ünlüler hiç eleştirilmek istemez, tahammül edemez ve kendileri için hayatı zorlaştırır ya, onlardan mısın diye soruyorum. Gerçi senin mükemmelliyetçi bir yapın var, ama aynı zamanda akıllısın da. Genel anlamda eleştiri olgusundan faydalanıyor musun?

Sosyal medyayı doğru kullanabildiğime inanıyorum. Çok ciddi bir kitleye hitap ediyorum oradan hakikaten. Beni çok doğal buluyorlar çünkü benim hesaplarım yoktur ya… Ne düşünüyorsam onu konuşurum biliyorsun. Arkadaşlıklarımda da böyleyimdir.Mesela seviyorsam seviyorumdur, sevmiyorsam sevmiyorumdur. Karşımdaki bunu çok iyi bilir, hisseder. Galiba oraya da bu yansıyor. Politik olamıyorum ben. Bu bazen başıma iş açmıyor da değil. Eleştiri doğru ve haklı olduğu sürece (bu objektif bir doğru olmak zorunda da değil) sonuna kadar kabulümdür ama sosyal medyada bunun sınırı biraz aşılıyor bence. Çok önyargılı insanlar var mesela. Hiç anlamadan, daha ne yazdığını bilmeden saldırıyorlar, o zaman ben de üzülüyorum. Ama her şeye rağmen muhteşem bir Sedef Şahin Fan Club ailem var benim, onlara buradan da teşekkür etmek istiyorum. Yaptıklarını görsen inanamazsın…

Ne güzel… İnsanların seni derinlemesine tanımasına izin veriyor musun? Sosyal ortamlarda kendini kolayca açar mısın, yoksa gizli bir iç dünyan var mıdır? Ben o hep gülen gözlerinde bazen durgunluk görürüm, dalıp dalıp gitmeler görürüm. Ne saklıyorsun içinde?

(Gülüyor) Beni çok iyi tanıyan bir insanla röportaj yapmak çok zormuş yahu, terledim… Bir kere hiçkimse olduğu gibi içini kimseye açmaz ben inanmıyorum, en yakın dostundan bile yeri gelir sakladığın bir şeyler olur. İnsan kendinden bile saklanıyor bazen. Kendini bile kandırıyorsun. Yani bu ünlü olmana ve 70.000 kişinin seni takip ediyor olmasına da bağlı değil ama tabii durum öyle olunca yazacağın şeyi 3 kere düşünüyorsun orası ayrı. Çünkü ister istemez bir sorumluluğun oluyor ama bu bence herkeste olmalı, o zaman dünyanın çok daha yaşanılabilir bir yer olacağına inanıyorum. Duyarlılık çok önemli bence…

Boş zamanlarında neler yapmaktan hoşlanırsın? Çok güzel yemek yaptığını, futbol sevdiğini filan biliyorum da, daha farklı hobilerin var mıdır?

Evet o yemeklerimden yemişliğin de var senin… Ayrıca bu ara dantel örmeye de başladım. Örgü örmeyi çok seviyorum zaten ama artık daha ince iş yapıyorum, müthiş stres alan bir şey… Ördüğüm şeyleri de sevdiklerime hediye etmeyi çok seviyorum.

Günün en çok hangi saatini yaşamaktan keyif alırsın? Ve en çok hangi mevsimi seversin?

Günün en çok hangi saati? Vay, çok güzel soru bu… Moduma bağlı. Bazen 24 saat uyumam ve inanılmaz mutluyumdur, bazen de 24 saat uyur hiçbir zaman mutlu olmam. Ama genelleme yaparsak 5 çayını ve gece 23.00-02.00 zaman aralığını seviyorum galiba. 5 çayını hep sevdiğim insanlarla geçiririm çünkü. Gece ise kendimle kaldığım andır. Mevsime karar veremiyorum ya; yağmuru sevdiğim bir gerçek ama her mevsimin tadı ayrı…

Erkek arkadaşın var mı?

(Gülüyor) Erkek arkadaşım sence var mı? Bence yok.

Alışveriş yapmayı sever misin? Büyük markalara düşkün müsündür yoksa çarşı pazar dolaşmayı daha mı çok seversin? Giyim tarzını nasıl tanımlarsın? Spor mu, vintage mı ya da ne? Kendine yakın bulduğun çizgi nedir? Ayakkabı, çanta düşkünlüğün var mıdır?

Delice alışveriş yapmam ben… Ama kafama taktığım bir şey olursa isterse milyar olsun veririm, ya öyle de pis bir huyum var. Burcumdan kaynaklanıyor sanırım. Abuk subuk para harcayabiliyorum bazen. Çok klasiktir ama benim de almaya doyamadığım bir şeydir ayakkabı ve çanta. Bir de atkı ve şapka çılgınlığım vardır. Onlara da doymam… Giyim tarzım spor-şık benim galiba. O da moduma göre değişiyor ama genelde şık olmayı seviyorum, aynı zamanda da rahat… Kalem etek şıklığı değil yani, jean-tshirt-topuklu ayakkabı şıklığı benimkisi.

Sevdiğin belli bir müzik türü, şarkıcı, etkilendiğin bir albüm, sevdiğin bir kitap var mı?

Müzik benim ruhumu gerçekten besleyen bir alan. Ne dinlediğimi beğenmemdeyse dinlediğim anın ve ortamın çok etkisi oluyor. Yani şu şarkıcının neyi olursa olsun severim, şunu da n’aparsa yapsın sevmem diye net çizgilerim yok. Arabesk yanım vardır benim mesela. Yıldız Tilbe dinleyip arkasından Melody Gardot dinleyebiliyorum. Bence işte esas ruh zenginliği budur arkadaş! (Gülüyor) En son okuduğum kitap hakikaten ruhumu aydınlattı. “Şimdi’nin Gücü”. Ama çok kitap sayabilirim etkilendiğim.

Çeşitli yönlerini örnek aldığın bir oyuncu ya da duruşunu beğendiğin bir dünya starı var mı peki?

Örnek almak değil de insanlığını çok sevdiğim, hayranlık duyduğum birçok oyuncu arkadaşım, ustalarım oldu. Onlarla iletişimi asla koparmamaya çalışırım kendime pozitif bir şeyler katabilmek adına. Duruşunu beğendiğim dünya starı da Natalie Portman. Çok etkiler beni…

İleride anne olmayı planlıyor musun, yoksa her şeyden önce kariyerim gelir mi diyorsun? Tam olarak nasıl bir gelecek kurmayı hayal ediyorsun? Şu anda bulunduğun yerden memnun musun? Kafanda kesin hedefler var mı, yoksa hayatı biraz akışına bırakanlardan mısın?

Anne olmayı çok istemekle birlikte beklemem gerektiğini düşünüyorum. Hatta benden çok fanlarım da anne olmamı heyecanla bekliyorlar. Yani “önce kariyerim” der miyim gerçekten aşık olduğum doğru adamı bulduğuma inanırsam, bilmiyorum. Ben hem çok mantıklı hem de çok gözü karayım biliyorsun. Bir anda bütün gemileri yakabilirim yani ama karar vermem çok zor olur. Ayyy Deniz abla düşünsene ben öyle bir dehlizin içine düşsem vay halimize… ”Şöyle yapsam böyle olur ama böyle yapsam da şöyle olur” diye diye tren kaçar yemin ediyorum! En doğrusu hayatı akışına bırakmak… Yavaş yavaş bunu öğrenmeye başladım. Bu zamana kadar birçok şey benim yoğun uğraşlarım sonucu olmuştur ya da tesadüf, bana oyle gelmiştir. Çünkü her şey olacağına varıyor hakikaten. Ben bir şeyi çok istiyorsam sonuna kadar hatta sonundan sonra bile zorluyorum ve bu beni çok yıpratıyor. Artık onu yapmak istemiyorum açıkcası. Şimdiye kadar maşallah kariyer planlamam çok iyi gitti. Muhteşem başlangıçlar yaptığıma inanıyorum. Kafamda sıradaki hedefler de hazır. Çalışmaya devam, şansım açık olursa inşallah diyorum…

Ülkedeki ve dünyadaki olaylarla ne kadar ilgileniyorsun? Gidişatı nasıl görüyorsun? Türkiye’de oyuncu olmak kolay mı? Oyuncu olmak isteyen, seni izleyip örnek alan gençlere neler tavsiye ediyorsun?

Dünyayla ilgilenirim. Etrafımda neler olup bittiği beni ilgilendirir açıkçası. İnsanı insan yapanın biraz bu olduğuna inanıyorum. Türkiye’de oyuncu olmak zor ama dünya da böyle. Yani İngiltere’de de zor oyuncu olmak. Çünkü insanlar oyunculuğa bir doktorluk gibi bakmıyorlar. Henüz neyin doğru olduğuna ben de karar verebilmiş değilim açıkcası. Yani oyuncu olmayı ilahi bir güçmüş gibi yüceltmek de doğru gelmiyor ama taklit yapabilen herkesin oyuncu olabileceğine inanması da doğru gelmiyor. İstemenin çok önemli olduğuna hemfikir olsam da çok isteyen birçok oyuncu adayı da işsiz şu an. Kaldı ki tiyatrolar teker teker kapatılırken işimiz, sanatımızı icra edecek alan bulmamız giderek zorlaşıyor. Bizler bunun bilincinde büyüyüp buna hazır bu işe girebilirsek her karanlıktan bir aydınlık doğar, tarihte çok kez böyle olmuştur. İNADINA SANAT, İNADINA TİYATRO diyorum…


KAYNAK: DENİZUGUR.COM